Erken çocukluk döneminde yani okul öncesi dönemde ihmal, istismar ya da aile içi şiddet gibi travmatik yaşantıların oldukça yıkıcı sonuçları olduğu bilinmektedir. Özellikle erken gelişimsel dönemde tekrarlayan biçimde yaşanan olumsuz deneyimler birleşik etki gösterir ve ileride görülecek psikiyatrik hastalıklar için risk oluşturur. ‘’Bizim zamanımızda böyle miydi, annemiz babamız bize bir bağırır yerimizden kalkamazdık, kaç kere dayak yedik, hiç psikolojimiz bozulmadı, şimdiki çocuklar çok hassas’’ diyenler mutlaka vardır. Şiddeti, ihmali normal görmek, kanıksamak zaten kişinin ruh sağlığının pek de yerinde olmadığının en büyük göstergesidir. Şiddet öğrenilen bir davranıştır. Ailesinden şiddet gören birisi evlendiğinde de çocuklarına yüksek olasılıkla şiddet uygular. Kendini ifade etmekte zorlanır. Duygusal yakınlık kuramaz.
Erken çocukluk döneminde çocuğa yönelik kötü muamele en çok ebeveynler ya da bakımverenler tarafından yapılmaktadır. Yabancı birinden ziyade çocuğun bağlanma figürü tarafından zarar görmesi çok daha yıkıcı sonuçlara neden olmaktadır. Duygusal olarak çocuğunu anlamayan, onunla ilgilenmeyen anne babalar kadar çocuklara zarar veren başka bir şey yoktur. Duygusal olarak anlaşılmadığını düşünen çocuğun benlik saygısı düşer, dünyayı güvensiz algılar, mutsuz olur, sinirli olur, kimseyle yakın ilişki kuramaz. ‘’Çocuğumuzla hiç mi olumsuz bir şey yaşamayacağız’’. Elbette yaşanabilir. Mükemmel anne baba yoktur. Ancak yanlışlarını farkeden, aynı hatayı tekrarlamayan, yaptığı hata için telafi yolları arayan anne baba vardır. Hata yaptığında telafi yolları arayan anne baba, çocuğuna hata yapıldığında neler yapılması gerektiğini de öğretmiş olur.
‘’Çocuklarımızın önünde hiç mi tartışmayacağız’’. Hayır tartışabilirsiniz ama kontrollü şekilde. Küfür hakaret, fiziksel şiddet olmamalı. Anne baba bir konu üzerine tartışıp, sonrasında orta yolu bulduğunda, çocuğuna gerçek hayatta biriyle tartışabileceğini ama nasıl orta yol bulması gerektiğini, öfke kontrol yollarını, bir insan sinirlendiğinde karşı tarafa zarar vermeden nasıl iletişim kurabileceğini öğretmiş olur.
Çocuğunuzu duygusal olarak anlayamadığınızı düşünüyorsanız, onun mutsuz, sinirli olmasına bir sebep bulamıyorsanız, sizinle hiçbir şey paylaşmadığını düşünüyorsanız, üçüncü bir göze ihtiyacınız var demektir. Sorunlar daha da karmaşık hale gelmeden profesyonel destek almanızı öneririm.